Tanıtım
Genel Bilgiler
Kanser hastalarının yaklaşık %50-60’ı tedavi süreçlerinin bir noktasında radyoterapiye gereksinim duymaktadırlar. Kanser tedavisinde radyoterapi tek başına ya da kemoterapi ile kür amacıyla (radikal) kullanılabildiği gibi, kitlenin küçültülmesi için cerrahi öncesinde (neoadjuvan) ya da hastalığın yeniden ortaya çıkmasını önlemek amacıyla cerrahi sonrasında (adjuvan) ek tedavi olarak, hastalığı tam iyileştirmenin mümkün olmadığı hastalarda ise ağrı, kanama gibi belirtilerin giderilmesi (palyatif) amacıyla uygulanabilir. Radyoterapi çeşitleri uygulama şekline göre de isimlendirilir:
Eksternal Radyoterapi: Tedavi aygıtları yardımı ile vücuda dışarıdan uygulanan radyoterapidir.
Brakiterapi: Vücut boşluklarına ya da tümöre kalıcı veya geçici kaynaklar yerleştirilerek yapılan invaziv bir yöntemidir. Jinekolojik tümörlerde sık kullanılır. Tek başına ya da eksternal radyoterapi ardından uygulanabilir.
İnraoperatif Radyoterapi: Ameliyathane koşullarında, operasyon sırasında direk tümöre ya da tümör yatağına uygulanan tedavidir.
Stereotaktik Radyocerrahi/Radyoterapi: Tanımlanan tümör dokusuna tek ya da birkaç seferde yüksek dozda ablatif iyonize radyasyon vererek yapılan tedavi yöntemidir.
Tarihçemiz
Radyasyon Onkolojisi, kanserli dokuları, normal dokulara zarar vermeden iyonizan radyasyon kullanarak yok etmeyi hedefleyen bir anabilim dalıdır. Bu tıbbi dalın ortaya çıkışı 1895’te Almanya'da W.C. Röntgen'in X ışınlarını, 1896’da Fransa’da Antoine Henri Becquerel’in doğal radyoaktiviteyi ve 1898'de Pierre ve Marie Curie'nin radyoaktif maddeler olan Polonium ve Radiumu keşfi ilebaşlamıştır. Yıllar içerisindefoton ışınların, partiküler ışınların ve doğal radyoaktif maddeler ile radyoizotopların fiziksel özelliklerinin öğrenilmeye başlanmasıyla hızlı bir gelişim göstermiş, günümüzde Radyasyon Onkolojisi modern ve karmaşık teknolojileri kullanarak kanser tedavilerinin uygulandığı bir bilim dalı haline gelmiştir.
Tedavi amaçlı üretilen X-ışını cihazının ülkemize ilk gelişi 1927 yılını bulmaktadır ve İstanbul’da Gülhane Hastanesi’nde hizmete sunulmuştur. Ülkemizde radyoterapi açısından önemli atılımlardan biri, Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerçekleştirilen Üniversite Reformu’nu takiben yurtdışından birçok akademisyenin Türkiye’ye getirildiği 1933 yılında gerçekleşmiştir. Söz konusu akademisyenlerden Alman Prof. Dr. Friedrich Dessauer radyoterapi alanında Türkiye’ye büyük hizmetler vermiştir. 1935 yılında İstanbul Üniversitesi bünyesinde “Radyoloji ve Biofizik Enstitüsü”nü kurmuş ve bu enstitü, dönemin en modern tıp merkezlerinden biri olmuştur. Burada hem radyoterapi konusunda araştırmalar yapılmış hem de kanserli hastalar tedavi edilmiştir. Radyoterapinin İstanbul dışındaki gelişimine en önemli örnekler Ankara ve İzmir’dir. Ankara’da 1946 yılında Numune Hastanesi, 1950 yılında Ahmed Andiçen Hastanesi ve 1960 yılında Gülhane Askeri Hastanesi radyoterapi bölümleri açmıştır. 1970 yılında Hacettepe Tıp Fakültesi ve 1975 yılında Ege Tıp Fakültesi yeni ve modern radyoretapi merkezlerinin önderliğini üstlenmiştir.
Akademik Kadromuz
Doç. Dr. MİHRİBAN ERDOĞAN
Doç. Dr. ESRA KORKMAZ KIRAKLI
Çalışma Konularımız
• Beyin tümörleri,
• Baş ve boyun kanserleri,
• Meme kanseri,
• Akciğer kanseri,
• Gastrointestinal sistem tümörleri
• Jinekolojik tümörler
• Prostat kanseri,
• Mesane kanseri,
• Yumuşak doku tümörleri,
• Kemik tümörleri,
• Cilt tümörleri,
• Lenfomalar,
• Çocukluk dönemi tümörleri.
Erişim Bilgilerimiz
Doç. Dr. Mihriban Erdoğan
mihriban.erdogan@sbu.edu.tr
SBÜ Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi /İzmir